top of page
image.png
image.png

Sessizliğin Ardındaki Gönül Sultanı:

Fethullah Verkanisî Hazretleri (k.s.)

⟡ Doğunun Kalbinden Yükselen Bir Işık

Fethullah Verkanisî Hazretleri, 1872 yılında Osmanlı döneminde Bitlis’in Hizan kazasına bağlı Verkanis (Verkanîş) köyünde doğdu.
Bu köy, zamanla sadece coğrafî bir isim değil, bir maneviyat ocağı, bir irfan merkezi haline gelecekti.

Verkanisî ailesi, nesilden nesle ilimle yoğrulmuş, takvâ ile bezenmiş bir soydu.
Kendisinin soyu, Hz. Peygamber’e ulaşan seyyid bir sülaleye dayanır.

Babası Molla Muhammed Efendi, aynı zamanda bölgenin önemli âlimlerinden biriydi. Bu nedenle Fethullah Efendi daha küçük yaşlarda hem Kur’ân’la hem de edeple büyüdü.

⟡ Medreseyle Başlayan Bir Aşk

Henüz 7 yaşındayken Kur’ân-ı Kerim’i ezberledi. Ardından Bitlis, Hizan ve çevresindeki büyük medreselerde ders aldı. Genç yaşta:

  • Tefsir

  • Fıkıh

  • Hadis

  • Kelâm

  • Mantık

  • Arap dili ve belâgatı

gibi ilimlerde derinleşti. Müderris unvanı aldı ve kendi medresesinde onlarca talebe yetiştirmeye başladı.

Ancak onun ilmi sadece zâhirde kalmadı.
Zihnini beslediği kadar, kalbini de beslemek istiyordu.
İşte bu arayış onu tasavvufa yöneltti.

⟡ Tarikatte Sükûtun Yolcusu: Halidiyye Kolunda Seyrü Sülûk

Fethullah Verkanisî Hazretleri, Nakşibendiyye-Hâlidiyye koluna intisap etti.
Onun manevi terbiyesinde en büyük etkisi olan zatlardan biri:
Seyyid Fehim Arvâsî Hazretleri’dir.

Seyyid Fehim’in himmetli nefesi, onu öyle derinden etkiledi ki, bir ömür boyu onun hizmet ve edep anlayışıyla yaşadı.

Bu yolda:

  • Çile çekti,

  • Uzun seyrüsülûk eğitiminden geçti,

  • Benliği ezdi,

  • Sükûtla konuşmayı öğrendi.

Verkanisî Hazretleri'nin tarikat anlayışı; sözle değil, hâlle öğretmek üzerine kuruluydu.

⟡ Medrese mi Tekke mi? Cevap: Her İkisi

Onun en önemli özelliklerinden biri, hem şeriat ilimlerinde çok kuvvetli olması, hem de hakikat yolunda seyr eden bir ârif oluşuydu.

Bir talebesi der ki:

“Hocamız bir gün usul-i fıkıhtan ders verir, ardından sessizce murakabeye dalar, sonra gecenin ortasında dua ile ağlardı.
Biz hem ilmi, hem aşkı, hem sabrı, hem teslimiyeti ondan öğrendik.”

Medresesinde:

  • Hem zikir halkaları kurulur,

  • Hem mantık tartışmaları yapılırdı.

Bu sebeple onun meclisi, ilimle aşkı birleştiren, şeriat ile tarikatı kaynaştıran, zikirle fikir arasında köprü kuran bir müstesna mekândı.

⟡ En Büyük Mirası: Talebeleri

Fethullah Verkanisî Hazretleri çok sayıda âlim ve mutasavvıf yetiştirmiştir.
En meşhur talebesi: Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’dir.

Said Nursî, onun hakkında şöyle demiştir:

"Fethullah Efendi hem aklî hem naklî ilimlerde üstattı. Onunla kaldığım dönemde ilim kadar teslimiyeti, vakar kadar edebi öğrendim."

Bu ifade, Verkanisî Hazretleri’nin sadece bir âlim değil, bir şahsiyet inşa edicisi olduğunu gösterir.

⟡ Kıssadan Hisse: “Konuşan Çok, Ağlayan Az”

Bir talebesi anlatır:

“Bir gün hocamla birlikte dağ yamacına çıktık. Ben ilim tartışmalarına daldım, çok konuşuyordum. Hocam birden sustu ve göğe baktı.
Sonra bana döndü ve şöyle dedi:

‘Evladım, Allah sözünü çok duydu.
Ama ağlayan kul çok az kaldı.
Biz ilimle değil, hicranla yürürüz.’”

⟡ Verkanis’teki Dergâh: Eşik Değil, Eşiğe Gömülen Bir Kalp

Verkanis köyü, onun vefatından sonra da bir irfan merkezi olarak yaşamaya devam etti.
Özellikle bölgedeki halk, onun dergâhını duâya, nasihate, tövbeye, içe dönüşe açılan bir kapı olarak görür.

Hâlâ dillerde şu dua döner:

“Ya Rab, Fethullah Verkanisî hürmetine, içimize huzur indir.
Onun gibi susarak konuşturan, ağlayarak yürüten kullar eyle bizi.”

⟡ Vefatı ve Ebedî Sessizliği

1951 yılında Hakk’a yürüdü.
Kabri, doğduğu yer olan Verkanis’tedir.
Ama gönüllerdeki yeri, Doğu’nun tüm gönül yollarına sinmiştir.

O artık konuşmuyor ama…
Her “Allah” diyene bir kelime fısıldıyor:
“Sakın görünme, duyulma. Sadece yan.”

⟡ Bugünün İnsanına Verkanisî’den Mektup

Bugün ilim var ama hikmet yok.
Söz çok ama tefekkür az.
Hafıza dolu ama kalp boş.

Verkanisî Hazretleri bugüne şöyle sesleniyor:

“Okudun, yazdın, konuştun. Peki ne zaman sustun?
Nefsin susmadan gönlün konuşmaz.
Eline kalem aldın, çok şey yazdın.
Ama içindeki Allah yazısını okudun mu?”

“Ey talebe! Kalbin medrese olduysa, zikir defterin olur.
Ama hâl okumadıysan, ne yazarsan yaz; seni kurtarmaz.”

bottom of page