top of page
image.png
image.png

Padişahlara El, Fakire Gönül Veren Veli:

Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri (k.s.)

“Ben bir garip dervişim; ne varım var, ne yokum yok…”

⟡ Osmanlı’nın Kalbinde Yetişen Bir Işık

Aziz Mahmud Hüdâyî, 1541 (H. 948) yılında Şereflikoçhisar’da doğdu.
Soyu, Peygamber Efendimiz’e ulaşan seyyidlerdendir.
Daha küçük yaşta ilme meyilli bir çocuktu.
Kur’ân’ı ezberleyerek başladığı yolculuk,
onu çok geçmeden Osmanlı ilim dünyasının zirvesine taşıyacaktı.

İlk ilim yolculuğunu Ankara ve İstanbul’da yaptı.
Dönemin büyük medreselerinde eğitim aldı.
Sonra Şam ve Halep’te fıkıh, kelâm, mantık ve Arap dili alanlarında uzmanlaştı.

Henüz 30 yaşına gelmeden kadı (hâkim) unvanı aldı.
Şam, Halep ve Bursa gibi büyük şehirlerde kadılık yaptı.
Ancak ne olduysa Bursa’da oldu.

⟡ Kadı Mahmud, Üftâde ile Karşılaşınca

Bursa kadısıyken, bir gün cuma hutbesine giderken
sıradan giyimli, mütevazı bir zatın sohbetine rastladı.
Bu zat, Üftâde Hazretleri’ydi.

Bir bakış yetti…
O bakışta bütün ilim silindi.
Kalp konuştu, akıl sustu.

O günü şöyle anlatır:

“Ben bütün kitapları okumuştum ama
Onun gözlerinde bir ayet vardı ki,
Tefsiri yoktu.
Sadece secde ile anlaşılırdı.”

Hüdâyî o andan sonra kadılığı bıraktı.
Üftâde’nin dervişi oldu.
Odun taşıdı, fırın temizledi, çamaşır yıkadı.
Yıllar süren hizmetle terbiye oldu.

⟡ Halvetiyye Tarikatında Zirve: Celvetîlik

Üftâde Hazretleri’nin vefatından sonra,
Aziz Mahmud Hüdâyî, Halvetiyye meşrebi içinde Celvetiyye kolunu kurdu.

Bu yolun adı “celvet”tir:
Halvette piş, sonra halka karış.
Yani dağa çekil ama şehirde hizmet et.
Kalbin yalnız, elin hizmette, yüzün güler, dilin zikirdir.

Celvetiyye’nin temel esasları:

  • Kalabalıkta da Allah’la olmak

  • Gönlü sürekli murakabede tutmak

  • Zikirle kalbi canlı tutmak

  • Halk için Hakk’a hizmet etmek

⟡ İstanbul’da Gönül Derinliği: Üsküdar’daki Dergâh

İstanbul’a geldikten sonra Üsküdar’da bugünkü Hüdâyî Dergâhı’nı kurdu.
Burası sadece bir tekke değil;
bir mektep, bir meşveret ocağı, bir fakirhane, bir gönül istasyonu oldu.

Yüzlerce mürid,
onlarca âlim,
padişahlar, vezirler, dervişler bu dergâhın kapısından geçti.

Ama o hâlâ aynıydı.
Hırkası yamalı, yastığı taş, secdesi uzun.

⟡ Padişahların Mürşidi

Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri, tam yedi Osmanlı padişahı dönemine şahit oldu.
En çok etkilendiği ve yön verdiği padişah: Sultan Ahmed I.
Yani Sultanahmet Camii’nin banisi.

Onun huzuruna çıktığında, Sultan Ahmed diz çökmüş,
şöyle demiştir:

“Efendim, bana dua edin;
Dünya yükünden kurtulayım.”

Hüdâyî Hazretleri cevap verir:

“Sultanım, dünya yükü ağırdır.
Onu taşırken dizlerin çökmesin diye dua edelim.
Ama unutma: En büyük sultanlık, nefse hükmetmektir.”

Bu sözler, Osmanlı sarayında sadece adalet değil, irfanı da yüceltti.

⟡ Boğaz’da Tabutla Yüzmek: Bir Dervişin Son Duası

Vefatından önce bir dua etti:

“Ya Rabbi,
Lütfet ki öldüğümde
Tabutum deniz yoluyla taşınsın.
Sular, Hakk’ın adını işitsin.
Martılar zikir etsin.
Dervişin ruhu deryaya kavuşsun.”

Bu dua kabul oldu.

1628 yılında Hakk’a yürüdüğünde,
tabutu Üsküdar’dan tekneyle geçirildi.
Boğaz’ın suları onun feyzini taşıdı.

Bugün bile bu dua sebebiyle,
denizciler sefere çıkmadan önce türbesine gidip dua ederler.
Ve şöyle derler:

“Hüdâyî Baba, selametle çıkalım, selametle dönelim.”

⟡ Eserleri: Kalbin Kitapla Buluşması

Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri, 30’dan fazla eser kaleme almıştır.
Bu eserler:

  • Tasavvuf

  • Ahlâk

  • Zikir

  • İlim

  • Edep

  • Marifet
    alanlarında hem ariflere hem âlimlere hitap eder.

En meşhurları:

📘 Divân-ı İlâhî

Tasavvufî şiirlerinin toplandığı eser.
Dörtlüklerle, gazellerle ilahi aşkı anlatır.

“Her dem yeniden doğarız,
Bizden kim usanası?”

“Ben bir garip dervişem,
Ne varım var, ne yokum yok…”

📕 Nefâisü’l-Meknûne

Kalbin sırlarına, nefisle mücadelenin inceliklerine dair.
İç dünyayı anlamaya yönlendirir.

📖 Mecâlis-i Hüdâyî

Sohbetlerinden derlenen bir nasihat kitabı.
Hem müridlere hem yöneticilere hitap eder.

⟡ Ahlâkı ve Hizmeti

En çok anlatılan yönü: Edep ve hizmet.
Bir müridi anlatır:

“Efendimiz geceleri bizi uyandırır,
Elinde süpürgeyle avluyu temizlerdi.
‘Efendim bırakın biz yapalım’ dediğimizde,
‘Ben kul oldum, siz de olun’ derdi.”

Başka bir sözü:

“Bir yoksulun duası,
Bin padişahın fermanından değerlidir.
Duayı al, fermanı unut.”

⟡ Bugünün Kalbine Hitabı

“Ey çok konuşan kalp,
Ne zaman içinden sustun?

Ey secde eden ama duymayan kul,
Alnın yerde, kalbin gökte mi?

Ey ilimle dolu ama aşkı unutan,
Kitap çok, gözyaşı az…

Unutma:
Allah kulunu ilmiyle değil,
Kalbindeki teslimiyetle yüceltir.”

“Yalnızsan ağla,
Kalabalıktaysan sus,
Allah en çok kalbine bakanı sever.”

bottom of page